Osmaniye’de yaşayan 70 yaşındaki Hacer Cafri, kök boyalı Karatepe kilimlerini hâlâ büyük bir sevgiyle dokuyor; misafirsiz gün geçirmiyor.
Osmaniye’nin Karatepe köyünde, 1000 yılı aşkın geçmişiyle coğrafi işaretli Karatepe Kilimleri hâlâ yaşatılıyor. Bu mirasın en diri sesi ise 70 yaşını çoktan geride bırakmış bir kadın: Hacer Cafri.
Kök boyalı yün iplikleri eğirerek, her düğümüne ömrünü işlediği kilimlerle dünyanın dört bir yanına sesleniyor. Hayatını üretmeye, yaşadığı toprağın kültürünü aktarmaya adamış Cafri’nin elleri, zamanla kırışsa da ruhu hâlâ dimdik. “Yorulmak nedir bilmem, misafirim gelmeden tezgâhın başından kalkmam,” diyor gözleri parıldayarak.
Kilimlerin Arasında Bir Sinema Hatırası
Hacer Cafri’nin anılarında en özel yerlerden birini ise Türk sinemasının ‘Sultan’ı Türkan Şoray ile yaşadığı bir anı tutuyor. “Selvi Boylum, Al Yazmalım” filminin çekimleri sırasında, atölyede Türkan Şoray ile yan yana kilim dokuduklarını anlatırken sesi titriyor:
“Onun güzelliği kadar kalbi de zarifti. Bir kilim gibi desen desen insan…”
Hacer Nine’nin gönlünde yer etmiş isimler arasında Osmaniye Valiliği görevini de yürütmüş olan Celalettin Cerrah ve merhum İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da var. Her ikisine de derin bir minnetle bağlı olduğunu söylüyor. “İnsanlar mevkileriyle değil, gönülden dokunduklarıyla hatırlanır,” diye ekliyor.
Cafri’nin hayat felsefesi iki yalın ama derin duaya dayanıyor:
Biri sağlık, diğeri ise evinin hiç boş kalmaması.
“Kapım her gün açılsın isterim. Misafir gelirse bereket de gelir, sohbet de. Ben yaşadığımı misafirle anlarım,” diyor.
Hacer Cafri sadece kilim dokumuyor; bir halkın tarihini, kültürünü ve ruhunu ilmek ilmek geleceğe taşıyor. Tezgâhının başında dimdik duruşuyla, gençlere örnek, yaşlılara umut oluyor. Osmaniye’nin, hatta Türkiye’nin sessiz ama görkemli bir kültür elçisi.
Kilimlerin desenlerinde Anadolu’nun hikâyesi varsa, o hikâyenin en sıcak satırlarından biri Hacer Cafri’dir.
