Bugün İstanbul’da hissedilen, Kandilli Rasathanesi tarafından Mw 6.1 büyüklüğünde olduğu bildirilen ve Marmara Denizi, Silivri 23.5 km açıklarında meydana gelen deprem, Marmara Bölgesi’nin sismotektonik yapısını ve özellikle Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun (KAFZ) üzerindeki gerilimin sürekliliğini bir kez daha hatırlatmıştır. Bu bölge, 1999 Gölcük depreminin ardından kırılmayan ve bilimsel çalışmalarca “sismik boşluk” olarak tanımlanan bölgedir.
Depremin büyüklüğü orta düzeyde olsa da konumu itibarıyla yerleşim merkezlerinde ciddi biçimde hissedilmiş, bu da halkta doğal olarak endişeye yol açmıştır. Şu anki verilere göre, bu deprem büyük İstanbul depreminin habercisi olup olmadığı net olmasa da son 5 yıldır artan küçük-orta büyüklükte depremler göz önüne alındığında, Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Orta Marmara parçasının büyük deprem üretme potansiyelinin yüksek olduğuna işaret etmektedir. Bu tür orta büyüklükteki depremler, Marmara Denizi içerisindeki küçük fay parçalarının ya da ikincil fay sistemlerinin hareketlerinden de kaynaklanabilir.
Jeolojik ve sismolojik verilere göre, Marmara Denizi altındaki fay segmenti üzerinde biriken gerilim, uzun süredir dikkatle izlenmektedir. Bu deprem, bölgenin aktif tektoniği ile uyumludur ve bilim insanlarının sürekli takip ettiği bir süreçtir. Hatırlatmak gerekir ki, İstanbul gibi aktif bir fay hattına yakın yer alan kentlerde, deprem her zaman bir olasılıktır ve hazırlıklı olmak esastır.
Ne Yapmalı?
Güncel bina envanteri ve yapı stoklarının denetimi hızlandırılmalıdır.
Deprem öncesi, sırası ve sonrası için bireysel ve kurumsal hazırlıklar gözden geçirilmelidir.
Afet eğitimi, tatbikatlar ve toplumsal farkındalık çalışmaları artırılmalıdır.
Biz jeoloji mühendisleri ve yer bilimciler olarak, toplumun doğru bilgiye ulaşmasını sağlamak, spekülasyonlardan uzak durmak ve bilimin ışığında çözüm önerileri sunmakla yükümlüyüz.
Haber: Hüseyin YILMAZER
