Türkiye’nin tarım sektörü, ülke ekonomisinin belkemiği olmakla birlikte, çiftçilerimizin karşılaştığı zorluklar göz ardı edilmemelidir. Yıllardır alın teriyle ürettikleri mahsulleri için çaba harcayan çiftçiler, sürekli artan girdi maliyetleriyle başa çıkmakta zorlanmaktadır. Özellikle gübre, mazot, su ve çeşitli tarımsal zirai ilaçlar gibi masraflar, çiftçilerin bütçesini ciddi şekilde etkilemektedir.
Son yıllarda ürüne olan talep ve piyasada oluşan fiyat dengeleri, çiftçilerin emeklerinin karşılığını almasını giderek daha da zorlaştırmaktadır. Üretim sürecinde yapılan harcamaların, ürün satışında elde edilen gelirle karşılanamaması, çiftçilerin içinde bulunduğu bunalımı derinleştirmektedir.
Bu durum, sadece çiftçilerin geçim kaynağını tehdit etmekle kalmıyor; aynı zamanda gıda güvenliği ve ülke ekonomisine de olumsuz etki yapıyor. Yerli üretimin desteklenmesi, çiftçi yerine getirilen yükümlülüklerin neon olarak değerlendirilmesi ve tarım politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Çiftçilerimizin hâli, tarım sektörünün geleceği açısından hayati öneme sahiptir. Bu nedenle, konuya duyarlı yaklaşım sergilemek, sürdürülebilir çözümler üretmek ve çiftçilerin mağduriyetini gidermek için adım atmak elzemdir. Yoksa, bu kıymetli emek zayi olacak ve gelecek nesillere tarımsal miras bırakma imkânı büyük bir tehdit altına girecektir.
